“…tamamen yalan olan bir yalanı anlamak ve karşı hamle yapmak mümkün olabilir. Ancak, kısmen doğru olan bir yalanla başa çıkmak çok daha zor bir meseledir.”
1859’da söylenmiş bu söz, eski zamanlardan beri yalan konusunda insanların düşünüp kafa yorduğu ve yalan söyleyen kişiyi anlamaya çalıştıklarını yansıtır. Zaten 1930 yılında ilk yalan makinesinin geliştirilmesi de bunun göstergesidir. Yalan makinesi; göğüs, parmaklar gibi vücudun çeşitli bölgelerine sensörler yerleştirilerek otonom sinir sistemi etkinliğini ölçer ve bu sensörler kan basıncı, nefes alıp vermenin derinlik-hızını ve terlemedeki değişimleri saptar. Genellikle, duygularla değişen fizyolojik değişimleri gösterir. Fakat, yalan makinesi konusunda bilimadamları ikiye ayrılmıştır: Güvenilir diyen ve değil diyenler.. Güvenilir olmadığı düşünülüp sonrasında yapılan çalışmalarla
YALANIN İPUÇLARI TESPİT EDİLMİŞTİR.
– Yanıtın gecikmesi, yani sorunun bitimiyle yanıtın başlangıcı arasında geçen süre. Bu süre yalancılarda uzundur.
– Kullanılan dilde mesafelilik, kendi yaşadığı olayları hatırlarken bile “ben” diye değil, soyut konuşmak
– Sessizlikleri doldurma çabası, gerekmediği halde konuşmak.
– Seste rezonans kaybı, sesin mat, derinliksiz ve daha monoton olması
– Kıvranmak, sandalyede kıpırdanmak .
– Çok fazla göz teması kurmak, çünkü yalancılar aşırı inandırıcı olmaya çalışır.
– Rahatlama jestlerinde artış, kendi yüzüne ve üst bedenine dokunma
– Yüz ifadesinde değişiklik, özellikle gülümseme, göz kırpma vs.
– Göz bebeklerinde büyüme
-Az göz kırpma, yalancılar daha az göz kırpar.
Eğer dikkatli gözlemlerseniz genellikle bu ipuçlarından yalan söyleyen bir kişiyi anlayabilirsiniz. Anladığınız zaman olumsuz tepki vermeden neden yalan söylediğini anlamak önemlidir. Bu yüzden karşınızdakini kırmadan ve anlamaya çalışarak yaklaşmakta fayda var. Doğru ve sağlıklı iletişim, hayattaki en büyük mutluluktur. Not: Yalan söylemenin temelinde bir çok sebep vardır. Yalan söylemenin nedenlerini bir sonraki yazımda yazacağım.. !